- Haberi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
Ayasofya’ya 1934 yılında camiden müzeye dönüştürülmesi kararı ile Ayasofya Camiinin ruhu ortadan kaldırılmış, Efes Antik kenti ya da benzerleri gibi tarihi ve arkeolojik bir yapı formuna taşınmıştır. Ayasofya camiine vurulan kilit aynı zamanda İstanbul’un fethinin karartılması girişimi olarak anılacaktır.
Ayasofya camiinin müzeye dönüştürülmesi sonrasında yabancı heyetlerin Ayasofya camiinde şov yapmalarına karşılık, caminin müzeye dönüştürülmesine ilişkin meşhur Bakanlar Kurulu Kararının Resmi Gazetede yayınlanmamış olması, “kararın” devlet ve millet katında sindirilmediğine işaret etmektedir. Esasen dönemin iktidarı ve bu günün muhalefetini temsil edenler tarafından da Ayasofya Camiinin müzeye çevrilmesini bir devrim projesi olarak gösteremediklerini de ifade etmeliyiz.
86 Yıldır milletimizin bir Ayasofya meselesi var olmuştur. Eli kalem tutan muhafazakar yazar ve aydınlar yazıları ile bu meseleyi canlı tutmuş, milletin mahşeri vicdanında açılan yaranın kapatılmasına müsaade etmemişlerdir. Müslüman din adamlarının her fırsatta Ayasofya’ya vurulan kilidi açma çağrıları, muhafazakar siyasetçilerin ve STK ların bu yoldaki gayretleri de cami cemaatinden diğer tüm toplumsal kesimlere kadar herkesin ilgi alanında kalmasını sağlamıştır. Kimimiz için bir düş, kimimiz için ise bir mücadele mottosu olarak duran Ayasofya Camiinin kilidinin açılmasına bu güne kadar hiçbir siyasi irade cesaret edememiş olmasını iyi analiz edersek, “tarihin tekerrür etmesini” de önlemiş oluruz.
Bugün, millet adına karar veren yargı, yürütme ve yasama organları ile bir kez daha “hakimiyet kayıtsız ve şartsız millete aittir” demiştir.
Ayasofya’nın kilidinin açılması ve yeniden cami hüviyetini kazanması elbette ki, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN’a nasip olmuş bir nimet ve ikram i ilahidir.
Bu karar neticesinde, başta kılıç hakkı olarak Ayasofya’yı Fetih Camii olarak ilan eden ve ebediyete kadar vakfeden Sultan Fatih olmak üzere, bir asra yakındır Ayasofya mücadelesi veren ilim ve siyaset adamlarımız ve alimlerimizden rahmet-i rahmana kavuşanların, kabirlerinden tebriklerini gönderdiklerinden şüphemiz olmasın.. Hatta Ayasofya’ya kilit vuranlar bile yaptıkları işten dolayı ruhları muazzep olanlar da bu kararla kısmen rahatlamışlardır, inanın. Bir asra yakın süredir yaşadığımız hüzün ve teessürün ortadan kalkmasından topyekûn bir millet ve ümmet olarak Türkiye Cumhuriyetinin liderliğine medyun u şükranız.
Ayasofya’nın kilidinin açılması ile bir kez daha “kaderin üstünde bir kader vardır” dizesi tahakkuk etmiştir.
Şer bildiğimiz olaylardan hayırlar yaratan Rabbimize hayran olmamak ne mümkün! Yüce Rabbimize sonsuz hamd u senalar olsun
Ayasofya’nın kilidi açılması, aynı zamanda 15 Temmuzda milletimizin yaptığı fiili duanın bir neticesidir. Ayasofya’nın kilidini açan iradeyi besleyen ruh da 15 Temmuzda ortaya çıkan milletimizin diriliş ve varoluş ruhudur.
Ayasofya’nın kilidinin açılması, 15 Temmuzun Türkiye için bir milat olduğunu gösterdiği gibi, sayın cumhurbaşkanımızın ulusa sesleniş programını saat 20.53 te yapmış olması da 2053 ve 2071 hedeflerine yönelmemiz gerektiğini işaret etmektedir.
Bize düşen; Ayasofya camiinin fiziken açılmasının ötesine taşımak, slogan ve sanal kahramanlıklardan uzak, gerçek fetih ruhunu yaşatmaktır.
Daha önemlisi, İstanbul’un fethinin insanlığa sunduğu aydınlığı temsil etmeli, merhum Akif’in ifadesi ile; insanlığa “millet ne demekmiş” öğretmeliyiz.
Unutmayalım! İnsanlığın bizden öğreneceği çok şeyler var.
HABERE YORUM YAZIN
- Ocaklı: Halka Değil, Sermayeye Bütçe!
- Rize Milletvekili Av. Harun Mertoğlu TBMM Konuştu
- AK Parti: Açılışa Katılanlar Disipline Sevk Edildi
- Keşke O Açılış Olmasaydı! Şiddetin Her Yönüne Karşıyız!
- Yağışlar Sonrası Güneş Açtı, Çayda 4. Sürgün Gözüktü
- Bakana Fiyat Farkı Soruldu: Canına Okuruz
- Rize Artvin Havalimanı'ndan Neden Yok..?
- Kesinlikle Türkiye ve Çin, Rize'de Bir İş Birliği Yapabiliriz