Rize'yi Anlatan Kitabı ABD Kütüphanesinde

Rize’yi anlatan kitap ABD’deki üniversitelerin kütüphanesine girdi.

Son Dakika Rize

Rizeli yazar Dursun Ali Sazkaya’nın “Farzet ki Dönemedim-Kaçkarlara Sığmayan Hayatlar” adlı kitabı ABD’de Harvard, Columbia ve Preston gibi birçok üniversitenin kütüphanesine girmeyi başardı.

Yazar Dursun Ali Sazkaya, Rize TV’nin sosyal medya hesaplarında canlı olarak yayınlanan, Yasin Paşalı’nın hazırlayıp sunduğu “Net Konuşalım” programına konuk oldu.

Farzet ki Dönemedim-Kaçkarlara Sığmayan Hayatlar, Geceleyin Bir Yolcu ve Petersbug'da Ölüm adlı üç kitabı bulunan Sazkaya, edebiyata ve Karadeniz kültürüne dair açıklamalarda bulundu.

Aynı zamanda bir öğretmen olan Sazkaya pandemi döneminde neler yaptığına dair bilgilere vererek, “Eğitim faaliyetlerimize uzaktan eğitim ile devam ediyoruz. Uzaktan eğitimin teknik açıdan imkânları olabilir. Donanım açsından da sıkıntı görünmüyor ama ruhu yok. Yüz yüze eğitim daha iyi. Bakanlık uzaktan eğitim için iyi bir alt yapı hazırladı güzel konular ve içerikler var fakat okullar açılsa daha iyi. Bu sorunu bütün dünya yaşıyor, önümüzdeki yıllarda da yaşayabiliriz. Temennimiz öğrencilerimizle en kısa sürede sağlıklı bir şekilde tekrar buluşmak yönünde.” diye konuştu.

“EDEBİYAT HÜZÜNLÜ BİR ŞENLİK”

Yazmaya edebiyat dergilerinde makaleler yazarak başladığını belirten Sazkaya, “Yazmaya başlamak aslında verilmiş bir karardan ziyade içeriden gelen bir ihtiyaç, birikim ve birikimin dışa vurumu olduğunu düşünüyorum. Çukurova’nın, Orta Anadolu’nun, Ege’nin Marmara’nın bir edebiyatı var. Bizim özellikle Rize bölgesinde edebiyatı besleyen insan tipi ya da coğrafya itibariyle olanağı yok diye düşünebilirler insanlar ama ben bunun böyle olmadığını düşüyorum. Bana göre coğrafya bir avantaj sağlıyor ama çoğu arkadaşım böyle düşünmüyor, ‘Buradan edebiyat çıkarmak çok zor’ diyorlar. Bence bu nasıl baktığımız ile ilgili bir şey. Ben edebiyatın insan varsa öykü var, insan varsa geçmiş var, insan varsa tarih var, insan varsa hüzün var. Zaten edebiyat hüzünlü bir şenlik. Nostalji ile ilgili bir şey. Bütün sanatların özünde nostalji var diye düşünüyorum. Günü birlik yaşayan bir insan olmadığım için, sürekli daha bir bilinçaltından psikolojik durumumdan, geçmiş yaşantımdan veriler, imgeler toplayarak yaşadığımdan benim açımdan yazmak çok sorun olmadı aslında. İlk zamanlarda yazdıklarımı sadece yakın çevrem ailem okusun istiyordum, tek amacım buydu. Sonra dergilerden olumlu tepkiler alınca ve kitap haline gelebileceğini düşündüğümde yayınevine gönderdim ve ilk kitabım olan ‘Farzet ki Dönemedim’ çıktı ortaya.” ifadelerini kullandı.

“FARZET Kİ DÖNEMEDİM” ABD’DEKİ ÜNİVERSİTELERİN KÜTÜPHANESİNE GİRDİ

İlk kitabı olan “Farzet ki Dönemedim”in ABD’nin en önemli üniversitelerinin kütüphanelerine girmeyi başardığına dikkat çeken Sazkaya, “Bölgemizden Rusya ve birçok ülkeye giden insanlarımız oldu ve bu insanlarımızın öyküsü var, duygusu var. Gurbete gitmek öyle kolay değildir. Göç, göçmenlik, gurbet, geride kalanla, gidenler, yabancılık, dil, kültür öyle basit şeyler değil. Dolayısıyla ‘buradan neden bir edebiyat çıkmasın’ dedim ve bu da ilgi çekmiş oldu. ‘Farzet ki Dönemedim’ adlı kitabım ABD’de Harvard, Columbia ve Preston gibi birçok üniversitenin literatürüne, kütüphaneleri girmiş oldu. Ben bunu şuna bağlıyorum. Orijinal bir şey ortaya çıkardığınızda insanlar ilgi duyuyorlar. Özellikle bizim coğrafyada yaşayan insanlar kitaplarımı okuduğu zaman çok ağladıklarını söylüyorlar. ‘Beni geçmişime, çocukluğuma getirdin’ diyorlar. Aslında Edebiyat belleği havalandırır, edebiyatın böyle bir özelliği var.” dedi.

YAZAR SAZKAYA’DAN YENİ KİTAP MÜJDESİ

Yazar Dursun Ali Sazkaya yeni bir kitap hazırlığı içerisinde olduğunu da müjdeleyerek şunları söyledi: “Yeni bir kitap yazdım. Pandemi dolayısıyla yayınevleri çok kitap basmıyorlar. Bu nedenle bir süre erteleme söz konusu. Pandemi sonrası okuyucularla buluşacak. Yeni kitabımda çok hüzünlü bir öykü var. Rize’den Polonya’nın başkenti Varşova’ya gidip iş kuran, sonra orada evlenen bir karakteri ve evlendiği kadının öyküsünü anlattım. Rizeli karakterimiz Marta isimli bir Polonyalı hemşire ile evleniyor ve daha sonra Türkiye geliyorlar. Marta’nın Türkiye’de yeni bir din, yeni bir dil, yeni bir toplum ile tanışmasını, Varşova gibi dünyanın en önemli kültür- sanat kentlerinde, Kaçkarların dağ eteklerine uzanan hayatını ve hayata tutunmasının hüzünlü öyküsüne yer verdim. Eğer yayınevi de bir değişiklik yapmaz ise kitabın adı ‘Bir Sürgünün Şarkısı’ olacak. Dokunaklı bir öykü…”

“SİNEMA AÇISINDAN İŞİMİZ ZOR”

Karadeniz kültürünün sinemaya aktarılması konusuna da değinen Sazkaya, “Güçlü bir sinema olması için o yöreye özgü edebi metinlerin olması gerekiyor. Öykü, deneme ve roman… Bunların olması demek yeni bir aşamaya geçmek demektir. Bu da gelecek nesillerin başarabileceği bir şey ancak gelecek nesiller bir tür yabancılaşma bir tür kültürel aşınmaya girerlerse zaten hepten sahipsiz kalır bizim kültürümüz. Yeni neslimiz çok okur, okuduklarını analiz ederlerse ancak Karadeniz kültürüne dair sinemamız gelişir. Sinema için henüz kendimiz açısından erken olduğunu düşünüyorum. Belki bir-iki kuşak sonra sinema şekillenecek. Mesela Yeşim Ustaoğlu’nun ‘Bulutlar Beklerken’ adlı bir filmi Trabzon’da çekildi ama öykü bizim öykü değildi. Sinema pahalı bir sektör ve destek gerekiyor. Kültür Bakanlığı büyük destekler veriyor ama bu da yetmiyor tabi iyi bir senaryo yazmanız gerekiyor. Bu açıdan işimiz biraz zor.” değerlendirmesinde bulundu.