Rize ve Rizeli O'nu Rahat Bırakmıyor
Rize eski Milletvekili Hasan Karal ile birlikte, Ankara’daki Rizeliler Derneği başkanı İdris Kansızoğlu’nun davetlisi olarak; Rize Evi’ndeki kahvaltıya katıldık. Kahvaltı dedik ise de, çok “Dar” ve “Özel” 15 kişinin katıldığı…
Rize eski Milletvekili Hasan Karal ile birlikte, Ankara’daki Rizeliler Derneği başkanı İdris Kansızoğlu’nun davetlisi olarak; Rize Evi’ndeki kahvaltıya katıldık. Kahvaltı dedik ise de, çok “Dar” ve “Özel” 15 kişinin katıldığı spot hane gelişen kahvaltıydı. Dernek kahvaltısı değildi..
Öncelikle Başkentteki Rize Evi’ni; kısa sürelik görevinde; Rizelilere kazandıran, Rizeliler Derneği eski başkanı Fatih İslam Karaoğlu’na çok teşekkür ediyoruz. Güzel bir eser kazandırdı..
Kahvaltıya Eski Genel müdür, siyasetçi, adam gibi adam Cevat Çiçek ve bazı üst düzey bürokratlar katıldı. Cevat Bey’i uzun süre görmemiştim. 7-8 ay önce geçirdiği tahlisiz trafik kazasını anlatırken, göz yaşımızı tutamadık. Allah kimseyi böyle acıyı yaşatmasın. Yazacak, diyecek söz bulamıyorum. Allah yardımcısı olsun. Cevat Çiçek, Rize’nin yetiştirdiği müstesna insandır..
Hasan Karal söyledi…Rahatsızlık geçiren Hazine ve Maliye Bakanlığı bakan yardımcısı Nureddin Nebati’ye geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz..
Ankara’daki Rizeliler Derneği Başkanı İdris Kansızoğlu ile, ortak dostumuz Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nda daire başkanı olan; Yavuz Kansız ile birlikte uzunca sohbet etmiştik. Yavuz Bey, güzel özellikleri olan, entrikası olmayan, içi dışı bir” Doğrucu Davut” gibidir. Yavuz Kansız, bürokraside tecrübe ve deneyimdir. Bilgi abidesidir. Daha üst düzey bir görevde değerlendirilmesi gereken bir hemşerimizdir.
İdris başkanı hepimiz tanırız. Siyaset üstü bir başkandır..”Biz Rizeli yuk” diyerek, her makama rahatlıkla girip, çıkan, hemşerilerine sahip çıkan, küçük işlerle uğraşmayan,polemijklere girmeyen, güler yüzü esirgemeyen hizmet adamıdır.
Hoca hikâyeleri hep Oflu hocalarından çıkar. İdris başkan Rizeli bir hocayı anlattı ki, Oflu hocaların lafı bile olmaz..
Rizeli bir cami hocası İdris başkandan Ankara müftüsüne birlikte gitmelerini ister. Başkanda olur diyerek Müftünün kapısını çalarlar. İdris başkanın aklından geçen ise ”Hoca Kocatepe veya başka büyük bir Cami’ye tayın isteyecektir” geçiyor..
Rizeli hoca, müftü ’den günde iki kez namaz kıldırılan küçük Cami’ye tayını ister… Yanı sadece öğle ve ikindi namazlarının kılındığı camiye. Şaşırdınız değil mi? Sanayi içinde bulunan esnaf camilerinde sabah, akşam ve Yatsı namazlarında kimse olmaz da ondan.. İlahi hoca..
Hasan Karal ile ilgili çok yazı yazdık. Tekrar etmede sakınca görmüyorum. Çünkü Karal, hem üç dönem milletvekilliği döneminde hem de şimdi sıradan Rizeli bir vatandaş olarak, olağanüstü çalışıyor. Ön plana çıkmasa da Rizeli o’nu rahat bırakmıyor.
Rize’nin her çakıl taşında haberi ve hizmeti var. Karal bu dönemde İran, Irak ve Arabistan başta olmak üzere Ortadoğu ülkelerine fazla seyahat yapıyor. Görünüşte özel gurupla geziler görünse de, her gittiği ülkeden, Rize’ye yapılacak yatırımlarının alt yapısını oluşturuyor. Rize’ye yönelik çok güzel projelerinin alt yapısını oluşturuyor..
Hasan Karal ile Rize’yi daha detaylı konuştuk. Karal, geçmişte hem Meclis’te hem de seçim bölgesi Rize’de en aktif milletvekili oldu. Bakan üstü çalıştı.
Parlamenter faaliyetleri dışında, sürekli seçmenle birlikte, beraber oldu. Maaşının tümü seçmene hizmet, burs ve diğer ihtiyaçlara karşıladı..
Hasan Karal’ın telefonları susmuyor. Günde 150 kişi; sadece “ödemeli“ aranıyor.
“Ne istiyorlar” diye takıldık.” Ne istemiyorlar ki” dedi ve ekledi” Hemşerilerimin canları sağ olsun, biz onlar için varız”
İş isteyenleri, hizmet bekleyenleri, tayın isteyenleri, para isteyenleri anladık.
Başka” Apartmanımızın asansörü bozuldu, servisi göndersene”,
“Kız kaçırdım, kalacak yerim yok”,
Diğer milletvekillerinin durumunu bilmiyorum. Hasan Karal'in durumu çok zor. Aktif ve görevdeki milletvekili gibi aranan, sorulan bir siyasetçi..
Hasan Karal’a parlamentoda iken kendisine uğramış ve gelen birkaç telefonunu not almıştım. Bazılarını tekrar etmekte fayda var..… O zaman anlamıştım ki, taşra milletvekillerinin durumu çok zor..
"Alo, vekilim ben Ardeşen'den Ahmet.' "şu memuru görevden almasanız ayıp edersiniz"
Hayda... Anladım, tamam.
Ödemeli bir telefon daha çaldı, açtı konuştu:
"Alo, vekilim ben İkizdere'den Mustafa.. Şu müdürü almazsanız size oy vermem"
-Hangi müdür, sebep ne, müdürlerin işine karışmayın?
Bir ödemeli daha..
Arayan Hemşin'den İbrahim..
"Vekilim, kızımı evlendireceğim, para gönder."
-Ne kadar lazım,
İstanbul - Bağcılar'dan bir Rizeli aradı( ödemeli)
"Vekilim, şu bankaya fırça at, bana kredi vermiyor"
-Bankalara nasıl kızalım, babamızın bankası değil ki.
Tunca’dan Musa Şeker(eski muhtar) aradı:
"İl özel idareden dozer gönderin, yaylaya yol yapacağız, yollarımız bozuk." Tamam konuşacağım, herkese selam..
"Vekilim kızım kaçtı, bulamıyorum"," Vekilim evleneceğim para gönder",
"Vekilim, beni müdür yap, bana silah al, yurt dışına gönder, karımla barıştır, babam beni evden kovdu" diye arayanlar.
Bir ödemeli daha... Çayeli’nden bir genç aradı ve dedi ki "Beni TRT' ye spiker yap"
“Bu şive ile spiker yapmazlar, seni memur yapayım"
“Olmaz, ille de spiker olmak istiyorum”
İşin ilginç yanı ise arayanların yarısı ödemeli aradı.
Akıl veriyorlar, talimat yağdırıyorlar, emrediyorlar, teşekkür ediyorlar.
"Biz seni seçtik ya, bunların hepsine katlanmak zorundasın" mesajını veriyorlar.
Sevgili okurlarım, bir gerçeği, Hasan Karal'ın sayesinde anladım.
Birine beddua etmek istersen kişinin taşradaki bir ilden milletvekili olmasını isteyeceksin..
Başka bedduaya gerek kalmıyor.
Osman YAZICI