Özyanık, Referandumu Kaleme Aldı... Evet Mi Hayır Mı?
Milli Parklar Eski Genel Müdürü Ardeşenli Ahmet Özyanık kaleme aldığı yazıda 16 Nisan'da yapılacak Anayasa Değişikliği referandumunu değerlendirdi.
Milli Parklar Eski Genel Müdürü Ardeşenli Ahmet Özyanık kaleme aldığı yazıda 16 Nisan'da yapılacak Anayasa Değişikliği referandumunu değerlendirdi. Özyanık, yazıda şunları dile getirdi.
16 Nisan demokrasi tarihimizin önemli günlerinden biri olmaya adaydır.
Milletimizin feraset ve basireti, 16 Nisan'ı da milli egemenlik ve demokrasi için önemli bir dönüm noktası olarak hatırlanmasına vesile olacaktır.
Tıpkı,
14 Mayıs gibi,
27 Mart gibi,
3 Kasım gibi…
Demokrasi, millet egemenliğine dayanır…
Mevcut Anayasamız da esasen bunu teyid etmektedir.
“Ancak, millet bu gücünü kurumlar eliyle kullanır.” Diyerek yetkiyi “çaktırmadan” göçermiştir..
Başka bir ifade ile milletin egemenliği şekilsel, seromonik hale getirilmiştir.
Bunun neticesinde, 2007 de milletin seçtiği TBMM cumhurbaşkanını seçtirilmemiş ve millete gitme mecburiyeti hasıl olmuştur.
Başbakan sayın Binali YILDIRIM ın sözüyle, milletin egemenliğini kullanmak için seçerek gönderdiği vekillerini, Ankara’da bekleyen ortakları vardır.
Kimisine göre vesayet odakları olsa da,
bu ortaklar esasen mevcut Anayasal sistemin bir ürünü ve meşruiyeti tartışmasızdır…
İç hizmet kanunun eski 35. Maddesi ile “koruma kollama” görevi verildiği gibi..
Parlamenter sistemin getirdiği “partiler ve liderler demokrasisi” gibi…
İdarenin (hükümetin) iş ve işlemlerinin “yerindeliğine” karar verebilen yargısal sistemimiz gibi,
Sayın Cumhurbaşkanımız R Tayyip ERDOĞAN ifadesi ile,
“dengelerden güç alarak konumunu devam ettiren” kral bürokratlar gibi...
Manşetlerle her an bozulabilecek dengelere dayalı hükümet sistemi gibi…
Milletin egemenliğini gölgeleyen, hatta geçersiz kılan bu ve benzeri pek çok fiili ve yasal durumun 16 nisan referandumu ile değişecek olması tek başına EVET oyu kullanmak için yeterli iken toplumda ciddi bir kafa karışıklığı oluşturma çabası görülmektedir.
Her ne kadar, milletimiz kararını olgunlaştırmış olsa da Kamuoyu araştırmaları, kendini EVET ve HAYIR cephesinde konumlandıran seçmenin yanı sıra henüz kararını vermemiş az da olsa bir kitlenin varlığını ortaya koymaktadır… Kararsız seçmenlerin tercihi, beklenti ve kaygı üzerinde şekillenecektir.
16 Nisan,
Hayır cephesinde birleşen görünen ve görünmeyen güç merkezlerinin,
tehlikeli bir şekilde devreye soktuğu
“toplumda kaygıyı derinleştirme” stratejisinin aksine,
Milletin egemenliğinin oylanacağı bir referandum olacaktır.
16 Nisan referandumunda önümüze konan belge…
1- İktidarın, tek dereceli seçimle milletin doğrudan seçmesini ve 5 yıllığına görevde kalmasını öngörüyor…
Yani,
Türkiye içten ya da dıştan gelebilecek siyasi manipülasyonlara kapalı bir ülke haline gelecek…
Manşetlerle, Güneş motel vb. yöntemlerle hükümeti dağıtma imkanı ortadan kalkacak.
Milletimiz buna EVET ya da HAYIR diyecek….
2- Devlet “tek merkezden” yönetilecektir.
Devlet, çok merkezli ve dağınık, hesap vermeyen güç adacıkları yerine
Millet tarafından seçilen
Millete hesap verecek olan,
Cumhurbaşkanı ve kadrosu tarafından idare edilecektir..
Milletimiz buna EVET ya da HAYIR diyecek….
3- Bürokrasi , hakim devlet anlayışından hadim devlet anlayışına evrilecektir.
Bürokrasimiz, kendini milleti koruma ve kollama ile görevli gören bir noktadan çıkacak,
“İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın” ilkesine bağlı olarak milletçe seçilen siyasi iradenin liderliğinde milletin hizmetinde olacaktır..
Milletimiz buna EVET ya da HAYIR diyecek….
4- Ceza ehliyeti ve seçme ehliyeti gibi karar ehliyetini öngören seçilme hakkı eşitlenecektir..
Geleceğimizi emanet edeceğimiz gençlere seçilme hakkı da verilmiş olacaktır.
Milletimiz buna EVET ya da HAYIR diyecek….
Kısaca,
16 Nisan da,
Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir…
hükmü oylanacaktır…
Milletimiz buna EVET ya da HAYIR diyecek….