Elif Çakar'ın Kaleminden Erdoğan-AK Parti Analizi
Erdoğan, 20 Ocak 2012 tarihinde katıldığı 32. Gün Programında Mehmet Ali Birand’a “Anayasa Mahkemesi Fazilet Partisi’ni kapatmasaydı, ayrılmamıza gerek kalmayacak, partimizin içinde çalışmamıza devam edecektik. Biz Fazilet Partisi varken çıkmadık…
Erdoğan, 20 Ocak 2012 tarihinde katıldığı 32. Gün Programında Mehmet Ali Birand’a “Anayasa Mahkemesi Fazilet Partisi’ni kapatmasaydı, ayrılmamıza gerek kalmayacak, partimizin içinde çalışmamıza devam edecektik. Biz Fazilet Partisi varken çıkmadık yol, Fazilet Partisi kapanınca çalışmalarımıza başladık” demişti.
Gerçekten de böyle mi oldu?
O halde şu soruyu sormanın tam da yeri: Fazilet Partisi’nin kapatıldığı tarihle AK Partinin kurulduğu tarih arasında ne kadar süre var?
Fazilet Partisinin kapatılma tarihi 22 Haziran 2001. AK Parti’nin kurulma tarihi 14 Ağustos 2001.
Arada sadece 52 gün var.
Erdoğan diyor ki Fazilet Partisi varken biz yola çıkmadık! Bu durumda 52 günde AK Parti’nin ismini buldular, amblemini buldular, kurucular listesini oluşturdular, partinin programını, ve de tüzüğünü yazdılar... 14 Ağustos 2001 sabahı Türkiye’nin 39’uncu partisi olarak kuruluş dilekçelerini İçişleri Bakanlığı’na verdiler ve Bilkent Oteli’nde düzenledikleri toplantıyla partilerini duyurdular.
52 günde bütün bu çalışmaların bitmesinin imkanı var mı?
Bu arada bir parantez açalım. Erdoğan “Fazilet Partisi kapatılmasaydı, ayrı bir çalışma içinde olmaz, partimizde kalırdık” diyor. AYM Fazilet Partisi’ni kapatınca, siyasi yasaklı Erbakan Hoca siyaset defterini kapattı, Recai Kutan ve Meclis’teki 105 milletvekili evlerine mi döndüler?
20 Temmuz 2001 tarihinde Saadet Partisi kuruldu, Recai Kutan kurucu genel başkan oldu, Fazilet Partisi’nin kapatılmasından sonra bağımsız kalan 105 milletvekilinden yarıya yakını Saadet Partisi’ne geçti.
Erdoğan kelime oyunu yapıyor. Doğrusu, “Fazilet Partisi kapatılmasaydı” değil... Doğrusu şu: Fazilet Partisi’nin 14 Mayıs 2000 tarihinde yapılan birinci olağan kongresini, partide; ortak aklın hakim olmasını, parti içi demokrasi ilkelerinin işlemesini, parti yöneticilerinin belirlenmesinde ehliyet ve liyakatin esas tutulmasını isteyen “yenilikçilerin” adayı Abdullah Gül kongre seçimlerini kazansaydı, işte o zaman AK Parti’nin kurulmasına gerek kalmayacaktı.
Abdullah Gül’ün başını çektiği yenilikçiler “vefasızlıkla, lidere sadakatsizlikle, ihanetle, kartel medyasına alet olmakla, makam mevki meraklısı olmakla, davaya ihanetle” itham ettiler. Yenilikçileri yıldırmak için, vazgeçirmek için teşkilatlar üzerinde baskılar kurdular.
Kongreden 2 ay önce şöyle bir haber yer almış medyada:
“FP il başkanları toplantısına katılan Recai Kutan il başkanlarına “Bu arkadaşlar davaya zarar veriyorlar, onlara en sert tepkiyi gösterin, cezalarını verin. Bu davaya ben dahi zarar versem bana da tepki gösterin” uyarısı yaptı. (MSNBC News, 10 Şubat 2000, “Kutan İl başkanlarına seslendi: Yenilikçiler’e cezalarını verin”)
Gelenekçi kanadın, yaptığı bütün baskı, engelleme çabalarına rağmen seçimleri yenilikçilerin kazanması kesindi, ama seçimleri az bir farkla (112 oy) Recai Kutan kazanarak, Fazilet Partisi’nin genel başkanlığına seçildi.
Abdullah Gül kongre sonrasında Yenilikçiler adına şu açıklamayı yaptı: “Biz hepimiz partimizin emrindeyiz. Partimiz için, ülkemiz için hayırlara vesile olsun bu sonuç. Bize ne görev verilirse onu yapmaya hazırız.” (15 Mayıs 2000, “Nefes kesen yarış”, Yeni Şafak)
Hürriyet Gazetesinin haberine göre, kongrede yeniden Fazilet Partisi genel başkanı seçilen Recai Kutan, Erdoğan’a “yenilikçi kanada olan desteğini çekmesi karşılığında ileride partinin başına” geçeceği sözünü vermiş. Haber şöyle:
“Recai Kutan Erdoğan’a ‘Sen bizim evladımız, kardeşimizsin. Yanlış yapma. Fitne, fesada alet olma. Bu işlerin arkasında durma. Daha gençsin, yasağın da ömür boyu sürecek değil, yarın öbür gün bitecek. Senin önün zaten açık. İki üç yıl içinde bu koltuk zaten sana kalacak, bu koltuğa sen oturacaksın. Onlara destek verme, onlarla beraber olma.” (9.9.2000)
Haberde Erdoğan’ın cevabı yok.
Çünkü Erdoğan ve arkadaşları Ankara ve İstanbul’da çoktan yeni bir partinin çalışmalarına başlamışlardı.
Nitekim Fazilet Partisi’nin kapatılma kararından sadece iki gün önce bizzat Erdoğan Anadolu Ajansı’na yeni bir siyasi oluşum için çalıştıklarını ve oluşumlarının adının “Erdemliler Hareketi” olduğunu açıkladı. (20 Haziran 2001)
Ve dikkat: O zaman “fitne fesat” Erbakan’ın partisinden ayrılıp Ak Parti’yi kurmakmış!!!
Evet, yine partiyi kuracaklarını bizzat Erdoğan, Fazilet Parti’si hakkında AYM’nin kapatma kararından iki önce açıklamıştı.
Fazilet Partisi’nde Abdullah Gül ile birlikte yenilikçi kanatta yer alan ve AK Parti’nin çekirdek kurucularından olan Abdüllatif Şener’e sordum: “AK Parti için çalışmalara ne zaman başladınız, Fazilet Partisi kapatıldıktan sonra mı, Fazilet Partisinin içindeyken mi”
Şener şöyle anlattı:
“Yeni parti kurma çalışmalarına Fazilet Partisindeyken başladık. Partimizden istifa etmemiştik. 14 Mayıs 2000 kongresinden hemen sonra diyebilirim. İlk toplantıları Ankara’da Politik Araştırmalar Merkezi’nde ve ANAR’da yaptık. İlk başta 6 kişiydik. Çok kısa bir süre sonra Tayyip Bey Ankara’da bir ofis tuttu, çalışmalar rahat yürüsün diye. Her hafta düzenli bir şekilde Ankara’da toplantılar yapıldı. Sonra İstanbul’da ofisler tutuldu. Çalışmalar Ankara İstanbul merkezli olarak devam etti.
Aramızda en temkinli olan Tayyip Beydi. Ankara’daki hiçbir toplantıya uçakla gelmedi, arabayla geldi, gitti. Daha sonra zaten İstanbul ayağını yürüttü, teşkilatlanmaya baktı. Güven duyduğu, yenilikçilere ilgi duyan, yakınlık gösteren Fazilet Partili il başkanlarıyla görüştü, kuracağımız partiye davet etti.
Bu toplantıların hiçbiri aleni değildi. Fazilet Partisi’nin kapatılacağı kesinleşinceye kadar da çalışmalarımızı gizli tuttuk.
Fazilet Partisi kapatılmasaydı, istifa ederdik evet. Yeni bir partiye, söyleme, siyaset diline ihtiyaç olduğuna inanıyorduk. Ama partinin kapatılacağı kesinleşince, Fazilet kapatılır, doğal olarak yollarımız ayrılmış olur diye düşündük.
Bir yıl içinde bütün çalışmalarımızı tamamladık. Partinin tüzüğü, programı, büyük ölçüde teşkilatlanma, Fazilet kapandığında bizimle hareket edecek olan milletvekilleri…”
Abdüllatif Şener’in anlattıkları özetle böyle..
Ofisleri kim tuttu, toplantıya kimler katıldı. Altı isim kim? Bunları yazmaya gerek duymadım. Ankara’da, İstanbul’da ilk toplantılara katılan diğer isimler de Şener’in anlattıklarını söylediler. Partilerinin toplantılarına da katılmışlar, aynı zamanda kuracakları yeni partinin çalışmalarını da yürütmüşler.
Fazilet Partisinin kapatıldığı gün, Fikret Bila’nın köşe yazısının başlığı “Gül: Partimiz hazır” idi. Gül, Fikret Bila’nın köşesinden şu sözlerle müjdeyi veriyordu: “Biz hazırlıklarımızı tamamladık. Yeni partiyle Türkiye’nin önüne çok kısa sürede çıkacağız. Her şey hazır.” (22 Haziran 2001)
Görüyorsunuz, 52 günde kurulmamış AK Parti. Fazilet Partisinin içindeyken bir yıl boyunca hazırlık yapmışlar. Aleni olarak yapmamışlar, toplantılarını gizlemişler. Erdoğan parti çalışmaları sezilmesin diye uçağa binmemiş, arabayla gidip gelmiş Ankara’ya!
Fazilet Partisi kapatılmasaydı, partide kalacak mıydınız soruma yanıtlar “istifa edecektik çünkü Fazilet Partisi’nde bir şey yapabileceğimize dair umudumuz yoktu” oldu.
Erdoğan’ın kendisi de arkadaşlarıyla birlikte AK Parti’yi kurmakla Milli Görüş Hareketinin içindeki Mescid-i Aksa’ları mı yıkmış oldular, kendisinin bugünkü fadesiyle!?
Bütün bu tarihi gerçekler, siyasi iki yüzlülüğün belgesine girer mi? Girmez… Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu’nun parti kurması da Ali Babacan’ın AK Parti milletvekili iken 2018 seçimlerinde Abdullah Gül’ün adaylığı için çalışmalarda bulunması ne siyasi iki yüzlülüktür ne de siyasi iki yüzlülüğün belgesidir.
Elif ÇAKIR / KARAR